Sayfalar

8 Haziran 2014 Pazar

KARA DELİK

   
  Ne tuhaf hayat.Nasıl başlarsa öyle gidiyor iş de. Çabaladıkça görüyorsun ki çırpınışın boşuna.Çığlıklarını sadece sen duyuyorsun.Yanıp biten ateşlerden yeniden  alev çıkarmaya uğraşmak;Boşa kürek çekmek gibi bir şey.Yangın sonrası oluşan külleri ,rüzgarlar esip savuruyor.Gel topla hadi topla ki yeniden alevlensin. Ancak bu ne mümkün?İş de  delimaviden bir yazı daha.Bir gün güzel yazılar yazmanın hayalini kurduysa  da İş de hayat bir kara delik:( Ve beklemek ...Tamamen yorulup ellerinin tutamayacak kadar tükendiği anı beklemek...

KARA DELİK 

       Pollyanna çocuğuydum ben. Pollyannanın çizgi filmleriyle büyüdüm. Hayatta hep mutlu olacak nedenler vardı . Pollyanna bana bunu öğretmişti. Sanırım pollyannadan tek farkım o bir çizgi film kahramanıydı. Bense eti, canı, kanı ,duyguları olan bir insan…
     Aslında çok uğraştım pollyanna  olabilmek için.Zaman zaman başardım. Ta ki gerçeklerin farkına varana kadar.Gördüm ki  Hayat kocaman bir kara delik. Eğer tutuna bildiysen bir kenarından yaşayacaksın. Hayallerini büyütürsün umutlarını, düşlerini büyütürsün. Bir yerinden tutunmaya çalışırsın. Tam başardım oldu dersin Birde bakarsın o koca kara delik şiddetle seni içine çeker. Sen direnirken kara deliğe bir şeyi kaçırırsın . Can havliyle boğuşursun.O önce  hayallerini alır, umutlarını, heyecanını  alır. Manevi duygularını götürmüşdür. Artık iki  alternatifin  vardır. Ya sımsıkı o deliğin kenarına sarılacaksın. Hiç bırakmayacaksın ya da kendini o deliğin kollarına bırakacaksın. O an kendine soracağın soru sanırım şu olacak ; Elimi bırakmayıp sımsıkı tutunmalı mıyım? Yoksa gözlerini kapayıp kendimi kara deliğin koynunda mı bulmalıyım? Kendini bırakırsan  ne olur bilemiyorum. Ancak kaybettiğin benliğine rağmen hala direneceksen  pes edene kadar ruhsuz bir beden olarak yaşayacaksın.

  Öyle yada böyle zaten kazanan kara delik. Ruhunu heyecanını ,senliğini aldıktan sonra bedenini almasa ne yazar.