Ne kadar doğru söylemişler 'insan oğlu kuş misali.Kısa zaman da çok yol almak çok yer gezmek.İşte bu dur. insan oğlu kuş misali.Hayatımın en yorucu en zevkli en eğlenceli gezisiydi.Akdeniz,Ege,Marmara ve son noktası Karadeniz.
Gençlik dönemlerim geçmişti ege de.Her yaz yolum muğla da teyzemin yanına düşerdi.Beni çok fazla özümsemişlerdi.Her yıl okul kapandığında eniştem telefon açar 'yazlık kızım gelmiyor musun?diye sorardı.Bu durum evlenip hayatla cebelleşmeye başladığım noktada son buldu.Yıllar sonra on yedi yıl sonra muğla da olmak çok güzeldi.Marmaris, Ören,Gökova körfezi,Fehtiye vs derken hatıralarım yeniden canlandı.Rüzgarlarla geçmişin kokusunu almak ancak bu kadar eğlenceli olabilirdi.
İstanbul yaşamak istediğim beni hep büyülen bir şehir.Gece Gazipaşa dan uçağım havalanıp İstanbul semalarında alçalmaya başladığında içim bir tuhaf olmuştu.O kadar güzeldi ki hayalimin şehri onu sanki ateş böcekleri sarmıştı.Öbek öbek pamuk yığınları arasında İstanbul'u gördüğümde çok heyecanlandım.Hayalimin şehrini sanki nazlı bir gelin edasıyla izledim. İstanbul'u gördüğümüzde küçük kızım şu soruyu sordu(anne bu kadar yeri gidene kadar gezebilecek miyiz?)Bu koca şehir onuda büyülemişti.Gözlerinde ki heyecan şaşkınlık bunun bir göstergesiydi.Dünyanın hangi ülkesinde vardı ki böyle bir güzellik?Muhtemelen yoktu.
Koca şehir için dokuz gün çok olmasa gerekti.Benim için Beykoz hiç İstanbul gibi değildi .Dokuz gün orada konakladım aslında tıpkı memleketim kara deniz gibiydi. Hemen hemen her akşam dolaşmak için sahile çıktım.Bana göre Beykoz'un Memleketimden tek farkı boğazına inci bir gerdanlık takmış zarif bir kadını izlemek gibi boğaz köprüsünü izlemekti.Sabah vapuru ile martıların,Yunusların eşliğinde boğaz keyfi yaparak Eminönüne geçmenin keyfi yaşamaya değerdi.Yaklaşık bir saat süren vapur yolculuğunda tarihin bize bıraktığı güzelliklerini izlemek çok keyif vericiydi.Belki de önemli olan tüm bunları hissede bilmek bunlardan keyif alabilmekdi.Ayasofya,Sultan Ahmet camisi,Galata köprüsü ,Gül hane parkı vs işte tüm bunlar İstanbul ...
Çok sevdiğim dostlarım çocukluk arkadaşımı İstanbulla bütünleştirdim.Yıllardır görüşmediğim çocukluk arkadaşım İstanbulda olduğumu duyunca bana telefonla ulaştı.İyi kötü bir çok duygu paylaştığım yaklaşık iki yıldır görüşmediğim dostumla eminönun de buluşup dertleşmenin keyfini çıkardım.
Aslında İstanbul da en çok hissettiğim en güzel duydu.Karakterimle,mizacımla eşleşdirdiğim ÖZGÜRLÜK.
Beni bu kadar mest eden büyüleyen şehirden ayrılma vakti geldi.Elbette her güzel şeyin bir sonu vardır.
Saat 20:30 ben şehirler arası otobüsün deyim.Şimdi ver elini Karadeniz .Yorucu bir koşturmanın ardın dan güzel bir otobüs yolculuğu geçirdim.Sabahın ilk ışıkların da gözlerimi doğduğum şehirde Ünye de açtım.İçimi tuhaf bir duygu kapladı.Neydi ? bu duygunun adı bir türlü anlamadım.
Ak denizin yakıcı sıcağından sonra Karadeniz buz gibi Karadeniz soğuk.Bulutlar ağlıyor şakır şakır.Yağmur damlarının soğukluğunu kurşun gibi bedenimde hissediyorum.Sanırım beni karşılıyordu bulutlar.Bunlar hoş geldin göz yaşlarıydı.
Her şeye rağmen yaşamak hayatın tadını çıkarmak çok güzeldir.Sadece insanın istemesi yeterlidir..Mutlu bir polyanayı oynamaktansa mutlu olabilmekten daha güzel ne olabilirdi ki...
DELİMAVİ
Gençlik dönemlerim geçmişti ege de.Her yaz yolum muğla da teyzemin yanına düşerdi.Beni çok fazla özümsemişlerdi.Her yıl okul kapandığında eniştem telefon açar 'yazlık kızım gelmiyor musun?diye sorardı.Bu durum evlenip hayatla cebelleşmeye başladığım noktada son buldu.Yıllar sonra on yedi yıl sonra muğla da olmak çok güzeldi.Marmaris, Ören,Gökova körfezi,Fehtiye vs derken hatıralarım yeniden canlandı.Rüzgarlarla geçmişin kokusunu almak ancak bu kadar eğlenceli olabilirdi.
İstanbul yaşamak istediğim beni hep büyülen bir şehir.Gece Gazipaşa dan uçağım havalanıp İstanbul semalarında alçalmaya başladığında içim bir tuhaf olmuştu.O kadar güzeldi ki hayalimin şehri onu sanki ateş böcekleri sarmıştı.Öbek öbek pamuk yığınları arasında İstanbul'u gördüğümde çok heyecanlandım.Hayalimin şehrini sanki nazlı bir gelin edasıyla izledim. İstanbul'u gördüğümüzde küçük kızım şu soruyu sordu(anne bu kadar yeri gidene kadar gezebilecek miyiz?)Bu koca şehir onuda büyülemişti.Gözlerinde ki heyecan şaşkınlık bunun bir göstergesiydi.Dünyanın hangi ülkesinde vardı ki böyle bir güzellik?Muhtemelen yoktu.
Koca şehir için dokuz gün çok olmasa gerekti.Benim için Beykoz hiç İstanbul gibi değildi .Dokuz gün orada konakladım aslında tıpkı memleketim kara deniz gibiydi. Hemen hemen her akşam dolaşmak için sahile çıktım.Bana göre Beykoz'un Memleketimden tek farkı boğazına inci bir gerdanlık takmış zarif bir kadını izlemek gibi boğaz köprüsünü izlemekti.Sabah vapuru ile martıların,Yunusların eşliğinde boğaz keyfi yaparak Eminönüne geçmenin keyfi yaşamaya değerdi.Yaklaşık bir saat süren vapur yolculuğunda tarihin bize bıraktığı güzelliklerini izlemek çok keyif vericiydi.Belki de önemli olan tüm bunları hissede bilmek bunlardan keyif alabilmekdi.Ayasofya,Sultan Ahmet camisi,Galata köprüsü ,Gül hane parkı vs işte tüm bunlar İstanbul ...
Çok sevdiğim dostlarım çocukluk arkadaşımı İstanbulla bütünleştirdim.Yıllardır görüşmediğim çocukluk arkadaşım İstanbulda olduğumu duyunca bana telefonla ulaştı.İyi kötü bir çok duygu paylaştığım yaklaşık iki yıldır görüşmediğim dostumla eminönun de buluşup dertleşmenin keyfini çıkardım.
Aslında İstanbul da en çok hissettiğim en güzel duydu.Karakterimle,mizacımla eşleşdirdiğim ÖZGÜRLÜK.
Beni bu kadar mest eden büyüleyen şehirden ayrılma vakti geldi.Elbette her güzel şeyin bir sonu vardır.
Saat 20:30 ben şehirler arası otobüsün deyim.Şimdi ver elini Karadeniz .Yorucu bir koşturmanın ardın dan güzel bir otobüs yolculuğu geçirdim.Sabahın ilk ışıkların da gözlerimi doğduğum şehirde Ünye de açtım.İçimi tuhaf bir duygu kapladı.Neydi ? bu duygunun adı bir türlü anlamadım.
Ak denizin yakıcı sıcağından sonra Karadeniz buz gibi Karadeniz soğuk.Bulutlar ağlıyor şakır şakır.Yağmur damlarının soğukluğunu kurşun gibi bedenimde hissediyorum.Sanırım beni karşılıyordu bulutlar.Bunlar hoş geldin göz yaşlarıydı.
Her şeye rağmen yaşamak hayatın tadını çıkarmak çok güzeldir.Sadece insanın istemesi yeterlidir..Mutlu bir polyanayı oynamaktansa mutlu olabilmekten daha güzel ne olabilirdi ki...
DELİMAVİ