Sayfalar

27 Eylül 2013 Cuma

ÇOCUK KALDI

Bir çocuk kaldı yüreğimde
Gözlerinde boncuk boncuk yaşları ile
Elinde elma şekeri ,umutları ,hayalleri ile
Masum bir çocuk kaldı.

Bedeni büyüdü çocuğun
Ya yüreği ...Yüreği büyümeyen
Bir çocuk kaldı.
Büyümeyen çocukla;kocaman bedenimde
Minicik çocuğun dertleri acıları  kaldı.

Bulutlardan şekiller yaratan
Acılar dan umutlar
Elinde bez bebeği,
Rüzgarda uçuşan dağınık saçları ile
Küçük bir kız çocuğu kaldı içimde....

DELİMAVİ

21 Eylül 2013 Cumartesi

SENDE MASKENİ ÇIKAR

       Bembeyaz bir odadayım.Odanın her yeri beyaza boyanmış.Duvarlar,tavan ve taban...Odanın içerisinde insanlar dolu.Neden buradayız bilmiyorum. Aniden  odanın kapısı açılıyor.Beyaz bir ışık odanın içine doluyor
Herkes şaşkın neler olduğunu anlamaya çalışıyor.Birden bir ses yankılanıyor."Şimdi gözlerinizi beyaz bir kurdele ile  bağlayacağız.Kapının dışında uzun bir koridor var.Koridordan ilerleyeceksiniz.Koridorun sonunda bir masa ile karşılaşacaksınız.Masanın üzerinde maskeler olacak.Farklı şekilde mutluluk maskeleri...Siz sadece maskelerinin şeklini rastgele seçebileceksiniz.Maskelerinizi yüzünüze takacaksınız.Hiç kimse birbirinin yüzündeki maskeyi göremeyecek.Dışarıya çıkacaksınız.Hedefiniz mutlu olmak.Maskeleri çıkarma zamanına siz karar vereceksiniz.Maskenizi  çıkardığınızda herkesin maskesini görebileceksiniz"Yankılanan ses durduğunda hepimizin gözlerini beyaz bir kurdele ile bağladılar.Elimizle duvarı kontrol ederek dar bir koridordan geçtik.Koridorun sonu karanlıktı.Herkesin hedefi farklı şekilde olan mutluluk maskesini alıp yüzüne takmadı. Bu beyaz ,saf umut veren odadan sonra koridorun sonu karanlıktı.Göz gözü görmüyordu.Herkes el yordamı ile masanın üzerinde bulunan maskeden aldı yüzüne taktı.Maskeler takılınca o ses yine duyuldu."Evet artık hayat sizin şimdi gidin ve mutluluğu yaşayın"
    Herkes ayrılmıştı.Kendine farklı yollar farklı hayatlar seçecekti.Ama tek hedefimiz.Yüzümüzdeki maskelerin hakkını vermek mutlu olmaktı.Yıllar geçti herkes bir çok şey yaşamıştı.Sırtında ağır yükler taşımıştı. Zaman ilerledikçe yükler ağır gelmeye başlamıştı.Yılların ağırlığı ile etraf yavaş yavaş kararmaya başladı.Artık güneş eskisi gibi parlamıyor.Bulutlar eskisi gibi masmavi değildi.Yıldızlar ışıklarını kaybetmişti.Etrafta  renge renk çiçekler vardı.Ama o çiçekler artık mis gibi kokmuyordu.İnsanların yüzünde garip bir tebessüm vardı.Ama bu tebessüm mutluluk tebessümü değildi.Bir şeyler eksikti.Taşıdığımız acı,çaresizlik,tutsaklık...Gözlerimizi beyaz kurdele ile bağlayıp çıktığımız bembeyaz oda neredeydi?
Birden  o ses aklıma geldi ."Hedefiniz mutlu olmak.Maskeleri çıkarma zamanına siz karar vereceksiniz.Maskenizi  çıkardığınızda herkesin maskesini görebileceksinizBardağın taştığı son noktaydı.Sabır kalmamış yürek acıyordu.Hiç kimse engel olamıyor yürek yanıyor,yürek kanıyordu.Artık maskemi çıkarma zamanı gelmişti.Bu duyguları hissederken bir den kendimi o koridorda buldum.El yordamı ile koridoru izledim.Koridor beni bir odaya götürdü.Odada yalnızdım hiç kimse yoktu.Ben yıllar sonra maskemi çıkarmaya karar vermiştim.Benden başka kimse bu kararı almamış mıydı.Ben bunu düşünürken duvarda pir pencere açıldı.O ses tekrar duyuldu."Şimdi bu pencereden dışarı bak" dedi.Ben mutluluk maskesi takmıştım ,Mutlu olmak istemiştim neler oluyor? dedim."İzle dedi sadece izle"
   Pencereden dışarıyı izlerken gözlerime inanamadım.Sanki gözlerim yuvalarından fırlayacaktı. İnsanlar günlük rutin hayatlarını yaşıyorlardı .Bize bu beyaz odadan çıkarken bir maske verilmişti.Biz bu maskenin ne maskesi olduğunu görmedik.Sadece mutluluk maskesi olduğuna inandık.Amacımız ne olursa mutlu olmaktı.Şimdi pencereden görüyorum ki herkesin yüzünde ki maske farklı.Kimisi üzgün,kimisi öfkeli,kimisi mutsuz,kimisi kırgın vs. .Galiba bu kader dedikleri şeydi.Biz hayata mutlu olmak için çıkmıştık.Gözümüzü kapatıp seçtiğimiz maske ise yaşayacağımız kaderdi.Mutlu olabileceğimize inanıp hep direndik hep direndik.Taki maskenin ağırlığını yüreğimizde hissedip çıkarmaya karar verdiğimiz o  ana kadar.Yüzümüze taktığımız maske neyse onu yaşayamaya mecburduk.Sadece iyi bir polyanna olup mutluluk oyunu oynadık.
   Şimdi sen de düşündün mü yüzündeki maske nedir.Maskeni çıkarıp hangi maske olduğuna bakabilecek  cesaretin var mı?
    Belkide maskelerimizi çıkardığımız da gerçek mutluluğu bulabileceğiz.Mutlu olmak için yaşamayacağız.Kendimiz olduğumuz için;  kendimiz için yaşayıp mutlu olacağız.Cesaretin var mı? hadi sende maskeni çıkar.Bakalım neymiş yüzündeki maske.Belki de bu senin mutluluğu yaşaman için bir fırsat olacak.Maskeni çıkarmadan  hissettiğin duygu mutluluk;elinde ki maske de mutluluk maskesi ise çok şanslısın.Yaşama; kadere karşı bir sıfır önde başlamışsın demektir.


DELİMAVİ

13 Eylül 2013 Cuma

GÜNBATIMI

      Karmaşık yorucu bir hafta….Üzerimde haftanın  yorgunluğunu taşıyorum .Şimdi bir şeyler yapmalıyım.Artık kendimi dinleme zamanı diye düşünüyorum.
      Hava çok sıcak.Üstüme beyaz puanlı  yerlere kadar uzanan elbisemi  giyiyorum..Başıma kocaman bir şapka takıyorum.Şapkamın üzerini  up uzun rengarenk  tüllerle süslüyorum.sırt  çantamı alıyorum.Evden çıkıyorum.Pespembe renge  boyanmış önünde siyah renkli sepeti olan bisikletime atlıyorum.Bisikletimi iki yanı ağaçlarla bezenmiş yolda sürüyorum.Sıcak rüzgarlar yüzümü okşarken şapkamın arkasındaki tülleri kelebek gibi süzdürüyor.Üzerimdeki askılı beyaz puanlı uzun elbisem rüzgarla dans ediyor.Gözlerimi kapatıyorum esen rüzgar bana yasemin kokularını getiriyor.Derin bir nefesle yaseminlerin kokusunu içime çekiyorum.Sıcak esen rüzgar eşliğinde deniz kıyısına geliyorum.Pembe renge boyanmış . önünde siyah sepeti olan bisikletimi bir muz ağacının yanına koyuyorum.Kum taneleri gündüz Güneşin  ışınlarından nasibini almışlar.Isınan  sıcak kum taneleri parmak arası terliğimden içeri giriyor.Ayaklarım sıcak kum taneleri ile oynaşıyor.Başımdaki kocaman şapkayı çıkarıyorum.Kumların üzerine koyuyorum.Sırt çantamı yere koyuyorum.Kumların üzerine oturuyorum.Artık güneş yorgun.Yavaş yavaş ısısını ışığını kaybediyor.Gözlerimi kapatıyorum.Serin esen deniz rüzgarını bedenimde hissediyorum.Sırt çantamdan Küçücük çay termosumu çıkarıyorum.Bardağımı dolduruyorum.Güneş artık yavaş yavaş denize düşüyor.Gök yüzü üzgün .Üzüntüden kıp kızıl olmuş.Aslında farkında değil az sonra kocaman daire olan kıp kırmızı  güneş  denizin içinde kaybolacak. Ay ve  yıldızlar yerini alacak.Çayımı yudumlarken serin rüzgarlar eşliğinde güneşin batışını izliyorum.Doğa sakin sessiz deniz çarşaf gibi…Yıldızlar yavaş yavaş parlıyor.Gökyüzünde   yarım  Ay.Ben çayımı yudumlarken günün bitişini gecenin başlayışını yaşıyorum.Yakamozlar denize  düşüyor .Sanki ateş böcekleri gibi parlıyorlar.Akşamın oluşuyla rüzgarların serinliğini hissediyorum.Güneşin ışığıyla yanan kumlar yavaş yavaş soğuyorlar.Hava iyice kararıyor.Eylül ayının ortalarındayım. Saatin ilerlemesiyle rüzgar bedenimi üşütüyor.Deniz kıyısında çalıları topluyorum.Akdeniz de kumsalda küçük bir ateş yakıyorum.Ateşimin ışığı gökyüzündeki Aya Yıldızlara eşlik ediyor.Ben ateşimin ısısı ile bedenimi ısıtıyorum.Bu arada yakamozların dansını izliyorum.Yavaş yavaş sönüyor ateşim.Artık eve dönme zamanı geliyor.
  Ben deniz kıyısında günün bitişini gecenin oluşunu böyle izlerken….Bir bakmışım ki  beynim  dinlenmiş.Haftanın yorgunluğunu üzerimden atmışım.Ruhum sakinleşmiş.Pembe bisikletime binip evimin yolunu tutuyorum.Gece başımı  yastığıma koyuyorum.Gün batımını yıldızları,ayı yakamozları düşünüyorum.Beynimin dinlendiğini hissediyorum.Bedenimi dinlendirmek için gözlerimi kapatıyorum.Derin bir uykuya dalıyorum.


DELİMAVİ





7 Eylül 2013 Cumartesi

NEDEN VAZGEÇEMEZ BÜLBÜL

    Bir anne bebeğinden asla vazgeçemez.Bebeği annesinin  şefkatine,ilgisine,kokusuna muhtaçtır.Anne olmazsa bir hiç olur.Yaşaması için  her bebeğin bir anneye ihtiyacı vardır.Anne bebeği için sabahlara kadar uyumaz.Bebeğinin karnını doyurmadan kendi karnını doyurmaz.Annenin tek odak noktası bebeğidir.Yedirir içirir,besler, büyütür.Annenin bebeği çocuk olur,genç olur,anne, baba olur .Anne bebeğinden  çocuğundan yine de vazgeçemez.
   Zaman geçer insan yavrusu  büyür insan olur.Karşı cinsle buluştuğu an  hayatının dönüm noktasıdır.Yeni bir başlangıçdır.Çünkü o aşık olur.Aşk bir çoğunun tarif bile edemediği bir kelimedir.Bir çoğu bilmez aşk nedir?Bir tutku mudur aşk .Belkide bir bağımlılık.Adı sana göre bana göre değişir.
   İnsan aşkı için nelerden vazgeçebilir.Önce sabahlara kadar onu gözünü kırpmadan besleyip sallayan,ömrünü ona adayan annesinden vazgeçer.O kadar aşıktır ki kendi kişiliğinden vazgeçer.Kendi başına kararlar almaz artık bir kukladır.Kendi duygularından vazgeçer.Yaşamak istediklerinden hayallerinden vazgeçer.Artık altın bir kafese konan bir bülbüldür.Kafesin altın oluşu cazip gelir.Kafes altından da olsa ne kıymeti var.Bülbülüm bir tutsaktır.Gün gelir o güzel sesiyle şakımayı bırakır.Malesef özgürlüğünden  vazgeçer.Tek dünyası aşkıdır.Aşkı olmadan yaşayamaz.
   Bülbül gülünü  hep kafesinden  izler.Ulaşmaya çalışır ulaşamaz.Parmaklıklardan uzanır gülüne kanadına dikeni batar.Canıyanar Bülbülün.Hep uzaktan izler gülünü.Günden güne kokusunu kaybeder gülünün.Bülbülün şakıyan sesi  yoktur artık.Damlayan göz yaşları gülün yaprağına, toprağına  düşer.Hiç aldırmaz gül.Bülbülün her damla göz yaşıyla biraz daha büyür.Artık elindedir bülbül.Koymuştur altın kafese uçamaz kaçamaz.Bülbülüm her çırpınışında bir parça düşer içinden.Gün geçtikçe yavaş yavaş ölür aşkı gün gelir biter.Yitirdiklerini düşünür bülbül.Aşkı için vazgeçtiklerini....Kişiliğini,hayallerini,umutlarını,özgürlüğünü düşünür
  Gül artık onun için gülü değil bir güldür. Her gün gülü görmeye alışmıştır.Gülle  beraber büyümüştür.Başka bir gül görmemiştir bülbül.Hiç durmadan  çırpınır.Her çırpınışında minicik yüreği hüzünle atar. Bir gün kafesinin kapısını açar.Çırpındıkça kanatları kuvvetlenmiş yüreği katılaşmıştır.Bülbül önce  altın kafese bakar.Sonra gökyüzüne bakar.Bir de yıllardır dokunamadığı koklayamadığı güle bakar.Küçük bir kanat çırpışıyla gülün dalına konar.Gülün dikeni yüreğine batar.Canı yanar.Yüreği kanar.Yıllar önce gülü için kişiliğinden,hayallerinden, umutlarından özgürlüğünden vazgeçmiştir bülbül. Tüm duyguları bitmiş. Canı yanmış yüreği kanıyorken neden gülden vazgeçemez?Artık kendine hep bu soruyu sorar.

DELİMAVİ


3 Eylül 2013 Salı

HAYATIN SONBAHAR

       Doğanın sancısıdır sonbahar.Yeni bir umut mudur?Yoksa bir son buluş mudur?
  Sonbahar bana hayata tutunmak isteyen insanları anımsatır.Ağaçlar insanlar;ağaçlardaki yapraklar ise hayattırAğaçlarda ki yeşil yapraklar yavaş yavaş sararmaya başlar.Rüzgarlar eser fırtınalar kopar.O sararan yaprakların hiç sansı yok gibi görünür.Tüm bu değişim onların sonu olacaktır.Onlar ağaçtan kopacak  istemese de düşecektir.
    Ama madalyonun iki yüzü yok mudur?Her sonbaharda yapraklarını yitiren onlardan vazgeçmek zorunda kalan ağaç hala ayaktadır.Toprağa kökleri ile sımsıkı sarılmış.Hala bir umudu var.Biliyor ki kış gelecek.Lapa lapa kar yağacak.Kar her yeri beyaz bir gelin gibi süsleyecek.İnsanlar karın güzelliğinin  görsel  olarak tadını çıkaracak.Ağacımız suyunu alacak.Aslında karın yağışı,eriyip yok oluşu ağacımıza bir umut olacak.Çünkü onun ardından bahar gelecek.Doğa yeşile bezenecek.Rengarenk kelebekler uçarak gökyüzünü süsleyecek.Bir uğur böceği  belkide senin omzuna konacak.Onu avucunun içine alacaksın gözlerini kapatacaksın.İçinden bir dilek tutacaksın.O minicik uğur böceği senin umudun olacak.Rengarenk çiçekler açacak.Önce güzellikleri ile gözlerini doyuracak.Her yere kokularını dağatacaklar.Sen gözlerini kapatıp derin bir nefes alacaksın.Mis gibi kokan çiçekler o an ruhunu besleyecek.Sen baharın keyfini görsel anlamda çıkaracaksın.Ağacımız ise can bulacak.İstemeden de olsa yitirdiği yapraklarına kavuşacak.
    Aslında hayatın bir sonbahar .Büyük bir sancı....Bir bakacaksın hayatında  her şey yolunda gidiyor.Hiç ummadığın anda sana bir oyun oynayacak.Her şey tersine dönecek.Acıyı umutsuzluğu,çaresizliği yüreğinin ta derinliklerinde hissedeceksin.Ama ölmeyeceksin .Her düştüğünde biraz daha güçlü kalkacaksın. Zaman zaman yaşadığın hayal kırıklıkları senin yarın için umudun olacak.Her yaprak dökümü yeni bir başlangıç.Her acı mutlu bir sonun başlangıcı olacak.Yavaş yavaş  ilerleyeceksin .Sabırla çıkacaksın merdivenin basamaklarını.Hayatında yaşadığın her sonbahar bir kış getirecek.Kış seni güçlendirecek.Kıştan sonra ise ilkbahar...
    Yeni bir başlangıç olmak zorun da.Eğer hala yaşıyorsan hala nefes alıyorsan ağaçtan ne farkın var?İstemeden kaybettiklerini kazanmak için savaşacaksın.Sen sımsıkı hayallerine sarılacaksın.Hayallerinden vazgeçmeyeceksin.Senin hala bir umudun olacak.

DELİMAVİ