Sayfalar

26 Kasım 2013 Salı

DENİZ KIZI

        Olmazsa olmaz.
      Onun bir olmazsa olmazı vardı.Sessizlik de bile onu dinlerdi.Mutlu olduğunda ona koşardı.Denize mavi enginligine.Canısıkıldığında kendini onun şefkatli kollarında bulurdu. Büyük bir tutku büyük bir aşktı hisseddiği.Hep düşünür bir türlü nedeninini bulamazdı.Neden bu aşk?Ona nasıl böyle aşık olmuştu.Kokusuna,sesine,içinde oynaşan canlılara neden aşık olmuştu?
   Şimdi yüreğinde bir kor.Gün geçtikçe alevlenen bir kor vardı.Artık düşünmemek,duymamak bile bu korun alevlenmesine  engel olmamıştı.Günün yorgunluğu ile işden çıktı.Yüreğinde alevlenen kor arabasında çalan müzikle daha da alevlendi.
.'DEĞME FELEK
'Özlemiyem başım yar yar dumanlı dağlar 
Gözlerim yaşlı da yar yar içim kan ağlar 
Güz ayları geldi yar yar bozuldu bağlar 
Hazan yeli değdi değdi gülüme benim 
Değme felek değme değme telime benim
    Evinin önüne geldi arabasının kontağını kapattı.Emniyet kemerini çözdü.Tam kapıyı açacaktı'.Hayır' dedi.Yüreği sıkışıyordu sanırım ona aşkına  ihtiyacı vardı.Emniyet kemerini yeniden taktı.Kontağı çevirdi.Şimdi ona koşma zamanıydı.Evet gideceği tek yer belliydi.Denizi,aşkı,sevdası her şeyi...Onu sadece o anlardı.Oyuncağı ile yavaş yavaş ilerdi.Deniz kıyısına geldiğinde hava buz gibiydi.Arabadan indi ayağının altın da kayan kum taneleri yaramaz bir çocuk edası ile ayakkabılarının içine doldu.Ara ara gökyüzünde dans eden yağmur taneleri yüzüne vuruyordu.Bir kayaya oturdu.Ufuğu izledi.Bugün denizde bir garipdi.Her tarafı farklı bir maviydi.Bu nasıl bir güzellikti.Gözünün alabildiği yer başkabir mavi ,sanki delimaviydi.Gözlerini kapattı derin bir nefes aldı.Denizin kokusu ciğerlerini doldurdu.Dalgarın sesi sanki birer notaydı.Onun için ezgiler üretiyordu.Gözünü açtığında kıyıyla oyanaşan dalgarı gördü.Rüzgar çok şiddetli esiyordu.Saçları esen serin rüzgarlarla savruluyordu.Savrulan saçlar küçük bir çocuğun minicik elleri gibi yüzünü okşuyordu.Rüzgar o dalgaları iyice besliyordu.Rüzgardan şımaran dalgalar daha büyük bir aşkla kıyıyı dövüyordü.Yüreğinin kabarıp derin derin nefes alışıyla,denizin kabarışı yarışıyordu.Her nefesinde yüreğinin yükü biraz daha hafifliyordu.Dalgalar rengaren çakıl taşlarını bir sağa bir sola savuyordu.Onunla zaman okadar çok çabuk geçiyordu ki havanın kararmak üzere olduğunu farketmemişti.Zaman ilerledikce rüzgar daha  sertleşti bütün vucudunu buz kesmişti.Yağmur damlaları sıklaşmıştı.
    O  renk renk çakıltaşlarını alıp denizine savurdu.Denizi  ise taşları  dalgalar aracılığı ile geriye savurdu.Artık oynaşma bitmeliydi.Şimdi vedalaşma zamanı.Deniz biliyordu.Yine canı yandığında,üzüldüğünde,kendini yalnız mutsuz hissettiğinde,mutlu olduğunda koşarak onun kollarına atlacaktı.O an şunu düşündü.'Keşke deniz kızı olsaydım.Senden aşkımdam,tutkumdam,sevdamdan hiç ayrılmasaydım.Enginliklerinde kaybolsaydım.Şımarık yunuslarınla yarışsaydım.Denizin üzerinde atlayıp güneşi,ayı,gece parlayan yıldızları görseydim.Yarışı ben kazanıp mutlu olsaydım.Köpek balıklarınla dalaşıp bir kuytuya saklansaydım.Köpek balıklarını yenseydim.İstiridyelerinden narin,zarif inciler toplasaydım.Zarif incecik boynuma taksaydım.Deniz yıldızlarını toplasaydım.Saçlarıma parlayan tokalar yapsaydım.Deniz atlarına binerek onları yarıştırsaydım.Keşke senin kollarında senin koynunda şımarık bir deniz kızı olsaydım.
     Sessizce dudaklarından iki kelime döküldü.'Hoşcakal aşkım'Oyuncağına binerek sessizce oradan uzaklaştı.
   Keşke yaramaz bir deniz kızı olsaydı.
DELİMAVİ

24 Kasım 2013 Pazar

KADER

     Tek düze değildir insan hayatı.İnişler çıkışlar,mutluluklar,hüzünler,acılar kederler hepsi bir bütünü oluşturur.Önemli olan her inişte güçlülenerek tekrar çıkışa geçmektir.Her şeyin bir başı olduğu gibi  elbette bir de sonu vardır.İnsanoğlu olumlu ve olumsuz duyguları dengede tuttuğu sürece mutlu olur.Terazi hep dengede olmalıdır.
   Evet her şey bizim için.Fakat  terazinde hep olumsuzluklar hep acılar ağır basıyorsa işte ozaman yandın.Bir müddet sonra savaşmak anlamsız gelir.Artık bahaneler hayatını zehir etmeye başlamışsa sudan sebepler bulmak kadar kolay hiçbir şey yokdur.Bedeninde yorgunluğu yılgınlığı hissedersin.Önce istersin savaşırsın başaramadıkca koşullanmayı öğrenirsin.Mutsuzluğa koşullanmak.Nasıl olsa sonuç değişmez öylece kalırsın.Sen elinden geleni yapmışsındır.Artık başka bir yol başka bir alternatif yoktur.Tüm sınırları zorlayıp olmazları da yapmışsan şmdi bekleme zamanı demektir.
   Bu noktadan sonrası işte kaderdir.Gözünü kapatıp yıllardır verdiklerine için için yanıcaksın.Zamana bırakacaksın.Bir parça inancın varsa kader diyecek ve bekleyeceksin.Artık senin hayatına kader yön verecek .Bunu yaparken senin isteklerin beklentilerin doğrultusunda değil kafasına göre takılıcak.Hayatına belki yeni keşkeler eklenecek.Belki bugünü arayacaksın.Belki de çok daha mutlu olacaksın.Ama işin içinden çıkamadığında topu kadere atacaksın.Kader ise senin yerine ya gol atacak ,yada topu taca atacak.Sense bundan sonrasını kader diyecek ve sineye çekeceksin.Bekleyeceksin sadece bekleyeceksin.
Tıpkı kurban bayranımda kesileceğini hissedip hiçbir şey yapamayan kurbanlık hayvanlar gibi bekleyeceksin.Kaybolan zamanı ise hiçbir şeyin geri getirmeyeceğini bilerek bekleyeceksin

DELİMAVİ

2 Kasım 2013 Cumartesi

BATAKLIK

   Yaşamak için bir nedeni vardı.İçindeki çocuk hala yaşıyordu.Gözlerinde ki heyecan hala hala tazeydi.Direndi hemde çok direndi.Her adımında bir engel çıktı karşısına.Yüreğinde ki heyecana hep ket vuruldu.Yılmadı direndi.Aslında biliyordu.Her zemheriden sonrası elbette bahardı.Hayatı boyunca iyi bir polyanna olduğu aşikardı.Didar'ı hep tebessümle doluydu.Didelerden akan damlaları ise gül bahçesini sulayan can suyuydu.Bir gün içindeki çocuğu mutlu edecekti.Bu çok elzemdi.Kolayda bir yolu vardı.Gözlerini kapatacak karşısında kocaman kıpkırmızı bir elma şekeri bulacaktı.Ve o an artık esef duymayacaktı.Tıpkı külkedisinin saat on ikiyi  vurmadan önceki yaşadığı rüya  gibi...O da elma şekeri ile hayatının rüyasını  yaşayacaktı.
     Zaman ilerledi.Sarp yollar,zemheriler,fırtınalar;Küçücük kanatlarını yormuştu.Artık müfderih değildi.Elma şekerine ne olmuştu?Sanırım saat on ikiyi vurmuş rüya bitmişti.Ve pufff... Karanlık bir ormandaydı.Aslında zaman gece değil gündüz deydi.Peki ya Güneş,Güneş  neredeydi?Korkunç çığlıklar kulağını tırmalıyordu.Sarmaşıklar ormanın her yerini sarmış ,adeta geçit vermiyordu.Şimdi tüm bedenini bir ateş sardı.Artık musallah taşına çok yakındı.İçindeki çocuk gözlerini yumdu.Bu çığlıklara dayanamayacakdı.Pollyanna, içinde ki pollyanna neredeydi?Derin bir nefes aldı ve içinden şunları geçirdi."Zaten pollyanna bir hikaye gerçek değil ki.Ben yıllardır boş bir lakırdı ile kendimi kandırdım"dedi.Şimdi yalnız,çaresiz,tek başınaydı.Korkuyordu yıllardır içinde sarıldığı çocuk ona ihanet etmişti.Çocuk ihanet edip gözlerini kapattığında onun umutlarını,hayallerini de yanında sonsuzluğa götürmüştü."Bir den ayağının kaydığını hissetti.Sanki bir şey onu içine çekiyordu.İçi ılık ılık oldu.Sağına soluna baktı.Neler olduğunu anlamaya çalıştı.Birden ayağını kaldırmak istedi.Ayağı ona itaat etmedi.Başını yere eğdiğinde acı gerçeği fark etti ".Aman Allahım "dedi .Burası bir bataklıktı.Çırpınmaya çalışmadı.Biliyordu her çırpınışında daha da hızlı batacaktı.O zaman belki bir nefes daha az alacaktı.Gökyüzüne baktı.Derin bir nefes aldı.Öfkelendi.İçindeki çocuğa kızdı.Onu bırakmasaydı şimdi bu bataklıkta olmayacaktı.Son anlarıydı.Eli kolu bağlanmış çaresizlik doruk noktasındaydı.Nasıl bir his di kabullenmek.O musallah taşına bile ulaşamayacaktı.Gözlerini yumdu.Bataklığın onu yavaş yavaş çekişini izleyecekti.Ağzı,Burnu bataklığa gömülüp; nefes alamayana kadar bekleyecekti.
  Şu an çok bedbah ve teessür içindeydi.İçinde bulunduğu çok müstesna bir durumdu.Sonu belliydi.Birden içindeki pollyanna dile geldi."Üzülme lütfen üzülme.Hayat sonsuz değil.Elbette her canlı bir gün ölümü tadacak.Kim bilir belki ağzın,burnun bu balçığa batıp nefes alamadığında sen sadece gök yüzüne bakabileceksin.Şu an seni yalnız bırakan kaybolan güneş ortaya çıkacak.Yada Gökyüzünden bir pencere açılacak kocaman bir pencere.Pencerenin açılışıyla ormanı bülbül sesleri saracak.Pencerenin ardında ki ışık o   kadar kuvvetli olacak ki seni çekip semaya yükseltecek.Sonsuz mutluluğa erişeceksin.Semaya yükselirken ışığın kuvveti gözlerini kamaştıracak.Sen gözlerini açamayacaksın.Yolculuğun bitip sonsuzluğa eriştiğinde büyük bir sürprizle karşılaşacaksın.Gözlerini açtığında içinde uyuyan çocuğu seni elinde kocaman bir elma şekeriyle beklerken bulacaksın.O çocukla beraber sonsuzlukta hep mutlu olacaksın"
   Pollyan na yine yapmıştı yapacağını.Ölümün soğuk nefesini bedeninde hissettiği an ortaya çıkmıştı.Şimdi neredeyse bura olduğuna şükredecek di.Çünkü içindeki çocuk sonsuzlukta kocaman elma şekeriyle onu bekleyecekti.:)

DELİMAVİ