Sayfalar

2 Kasım 2013 Cumartesi

BATAKLIK

   Yaşamak için bir nedeni vardı.İçindeki çocuk hala yaşıyordu.Gözlerinde ki heyecan hala hala tazeydi.Direndi hemde çok direndi.Her adımında bir engel çıktı karşısına.Yüreğinde ki heyecana hep ket vuruldu.Yılmadı direndi.Aslında biliyordu.Her zemheriden sonrası elbette bahardı.Hayatı boyunca iyi bir polyanna olduğu aşikardı.Didar'ı hep tebessümle doluydu.Didelerden akan damlaları ise gül bahçesini sulayan can suyuydu.Bir gün içindeki çocuğu mutlu edecekti.Bu çok elzemdi.Kolayda bir yolu vardı.Gözlerini kapatacak karşısında kocaman kıpkırmızı bir elma şekeri bulacaktı.Ve o an artık esef duymayacaktı.Tıpkı külkedisinin saat on ikiyi  vurmadan önceki yaşadığı rüya  gibi...O da elma şekeri ile hayatının rüyasını  yaşayacaktı.
     Zaman ilerledi.Sarp yollar,zemheriler,fırtınalar;Küçücük kanatlarını yormuştu.Artık müfderih değildi.Elma şekerine ne olmuştu?Sanırım saat on ikiyi vurmuş rüya bitmişti.Ve pufff... Karanlık bir ormandaydı.Aslında zaman gece değil gündüz deydi.Peki ya Güneş,Güneş  neredeydi?Korkunç çığlıklar kulağını tırmalıyordu.Sarmaşıklar ormanın her yerini sarmış ,adeta geçit vermiyordu.Şimdi tüm bedenini bir ateş sardı.Artık musallah taşına çok yakındı.İçindeki çocuk gözlerini yumdu.Bu çığlıklara dayanamayacakdı.Pollyanna, içinde ki pollyanna neredeydi?Derin bir nefes aldı ve içinden şunları geçirdi."Zaten pollyanna bir hikaye gerçek değil ki.Ben yıllardır boş bir lakırdı ile kendimi kandırdım"dedi.Şimdi yalnız,çaresiz,tek başınaydı.Korkuyordu yıllardır içinde sarıldığı çocuk ona ihanet etmişti.Çocuk ihanet edip gözlerini kapattığında onun umutlarını,hayallerini de yanında sonsuzluğa götürmüştü."Bir den ayağının kaydığını hissetti.Sanki bir şey onu içine çekiyordu.İçi ılık ılık oldu.Sağına soluna baktı.Neler olduğunu anlamaya çalıştı.Birden ayağını kaldırmak istedi.Ayağı ona itaat etmedi.Başını yere eğdiğinde acı gerçeği fark etti ".Aman Allahım "dedi .Burası bir bataklıktı.Çırpınmaya çalışmadı.Biliyordu her çırpınışında daha da hızlı batacaktı.O zaman belki bir nefes daha az alacaktı.Gökyüzüne baktı.Derin bir nefes aldı.Öfkelendi.İçindeki çocuğa kızdı.Onu bırakmasaydı şimdi bu bataklıkta olmayacaktı.Son anlarıydı.Eli kolu bağlanmış çaresizlik doruk noktasındaydı.Nasıl bir his di kabullenmek.O musallah taşına bile ulaşamayacaktı.Gözlerini yumdu.Bataklığın onu yavaş yavaş çekişini izleyecekti.Ağzı,Burnu bataklığa gömülüp; nefes alamayana kadar bekleyecekti.
  Şu an çok bedbah ve teessür içindeydi.İçinde bulunduğu çok müstesna bir durumdu.Sonu belliydi.Birden içindeki pollyanna dile geldi."Üzülme lütfen üzülme.Hayat sonsuz değil.Elbette her canlı bir gün ölümü tadacak.Kim bilir belki ağzın,burnun bu balçığa batıp nefes alamadığında sen sadece gök yüzüne bakabileceksin.Şu an seni yalnız bırakan kaybolan güneş ortaya çıkacak.Yada Gökyüzünden bir pencere açılacak kocaman bir pencere.Pencerenin açılışıyla ormanı bülbül sesleri saracak.Pencerenin ardında ki ışık o   kadar kuvvetli olacak ki seni çekip semaya yükseltecek.Sonsuz mutluluğa erişeceksin.Semaya yükselirken ışığın kuvveti gözlerini kamaştıracak.Sen gözlerini açamayacaksın.Yolculuğun bitip sonsuzluğa eriştiğinde büyük bir sürprizle karşılaşacaksın.Gözlerini açtığında içinde uyuyan çocuğu seni elinde kocaman bir elma şekeriyle beklerken bulacaksın.O çocukla beraber sonsuzlukta hep mutlu olacaksın"
   Pollyan na yine yapmıştı yapacağını.Ölümün soğuk nefesini bedeninde hissettiği an ortaya çıkmıştı.Şimdi neredeyse bura olduğuna şükredecek di.Çünkü içindeki çocuk sonsuzlukta kocaman elma şekeriyle onu bekleyecekti.:)

DELİMAVİ

                              

1 yorum:

  1. Ama o Pollyana elma şekeri sevmez ki :) Her geceye inatla doğar sabah güneşi; GÜNEŞ bu ! İşi zor...Kolay değildir kömürden pamuklar, neyse ki yıldızlar var ;)

    YanıtlaSil