Sayfalar

20 Ocak 2015 Salı

KÜÇÜK ŞEYLER

     Susayım dedim. Susamadım. Konuştum hiç bir şey olmadı. Gözlerim konuştu. Karşımda bir çif göz bulamadım. Yüreğim konuşmak istedi söz yerine kan damladı. Nasıl başladıysa hayat öyle gitti öyle gidiyor. Gülmek istedim gülmeyi beceremedim. Çok zaman oldu fark ettim ki gülmeyi unuttum. Yaşamak istedim... Farkına vardım ki istediğim hayatı değil zorunlulukları yaşıyorum. Anladım ki aslında hiç yaşamadım. Ölmek istedim... Hala nefes alıyorum, ruhum bedenimde ben ölmeyi de beceremedim. Şunu söyledim hep “Ben küçük şeylerle mutlu olabilmeye razı iken. Küçük şeyleri  yaşayamamanın acısını iyi bilirim” Şimdi düşünüyorum da  neydi o küçük şeyler….
     Hayatımızda ki bir çok kavram gibi göreceliymiş. Güzellik gibi, aşk gibi… Günümüzde nesnelleşti çoğu evlilikler. Çevremdeki birçok kadından gözlemim; Mutluluğun anahtarı ev, araba, pahalı hediyeler, kürkler… Kocasız olurdu da parasız olmazdı. İşte bunlar benim için büyük şeylerdi. Onları gerçekleştirecek imkânım olmadı için belki… Bana göre küçük şeyler mutluluğun anahtarıydı. Sevdiğinden masum bir gülücük, çıkarsız bir “seni seviyorum “ deyiş, tek bir dal papatya, yaz yağmurunun altında el ele ıslanıp saçlarımızdan süzülen damlaları silmekti. Aslında bana göre paylaşmaktı. Hayatı, mutluluğu, sevinci , acıyı paylaşmaktı.  Beraber  ağlayıp beraber gülebilmekdi.
        Zaman değişti ,şartlar değişti. Rüyamda görsem hayra yormayacağım bir işim oldu. Yıllar öncesinde hayalini kuramadığım kocaman bir evim oldu. Yalnız bir tekerleğin hayalini kuramazken şimdi bir jip’im oldu. Aslında çok büyük şeyler değilmiş bunlar. Elde edilmesi  zaman alan; elde ettiğinde ise hayatın akışını, duygularını değiştirmeyen şeylermiş. Büyük olan benim yıllardır küçük şeyler diye kendimi kandırdıklarımmış. Çünkü karşımdakinden beklemişim. Ben bir sevgi sözcüğü beklerken o sözcük çok kıymetlenmiş. Başımı dizlerine koyup Tv karşısında fil izlemeyi beklerken O diz kıymetlenmiş. Bir bayram gününü beraber geçirelim derken o bayram günü çok büyük şeymiş. Lugatımdan çıkardığım aşkım, canım, sevgilim, hayatım, birtanem  vs. sözcükleri ona söylediğim için büyükmüş.
          Evet  anladım ancak geç oldu. on sekiz yıl  dile kolay. Ondan beklediğim duygusal her şey çok büyük şeylermiş. Küçük şeyler bende saklıymış.  Bir  akşam üzeri arabamı  deniz kısına çekip buz gibi bir şişe bira eşliğinde müzik dinleyip gün batımı izlemekmiş. Yalnız başıma tv karşısına geçip ayaklarımı uzatıp film izlemekmiş. Akşamüzeri yürüyüşe çıkınca yolda gördüğüm , tanımadığım yaşlı teyzeye “ iyi akşamlar nasılsın teyzeciğim “demekmiş. Sabah gün ışığıyla berber küçük kızımı alıp denize girip yüzmekmiş.

          Şöyle demişti bir dostum “ birilerinin gelip seni mutlu etmesini bekleme. Sen kendini mutlu edecek    bir şeyler yap” Küçük şeyler kimseden beklemediğimiz şeylermiş.Yalnızlıkmış.:( :( :(

                                                                                                                   DELİ MAVİ






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder