Hayatımızı zamanında
yaşamak.Düşündüğüm de kulağıma o kadar hoş geliyor.Hangimiz yaşadık zamanında
hayatımızı.Ertelemeden,ödün vermeden,düşünmeden içimizden geldiği gibi hangimiz
yaşadık.Yada sadece kimseyi düşünmeden kendimiz istediğimiz için isteklerimizi
hangimiz yaptık.
Yıllar geçtikte sorguluyorum bunları.Çocukluğumu gençliğimi,evliliğimi,
sorguluyorum.Çocukluğum ömrümde hatırladığım en güzel yıllarım.Gece yarılarına
kadar sokaklarda top koşturduğum,okuldan heyecanla gelip çantayı kapının önüne
bırakarak seksek,yakan top, birdir bir oynadığım yıllar....Bu oyunların yanı
sıra erkek Fatma gibi mahalledeki erkek arkadaşlarımla uzun eşşek
oynadığım,bilyelerle oynadığım yıllar.ne güzelmiş çocukluk.Tadı varmış
hayatın.Sırtını dayadığın bir baba varmış.Sorumluluk yok hayat sadece kendim
içinmiş.
Zaman ilerledikçe her şey değişti.Ne zamanında yaşaya bildik
hayatı.Nede kendi istediğimiz için yaşadık.Ergenlik dönemimizi mahalle baskısı
ile geçirdik.Aslında biz zamanımızda hiç ergen olamadık ki.Komşu ne der?
o ne der bu ne der?Aman kısa giyme,başını ört,açık seçik giyinme.Oysa
günümüzde gençler ne kadar çok şanslı.Şimdi "aman ergenler,psikolojileri
bozulmasın"işte bu bahane ile bırakın hayatı zamanında yaşasınlar.Geçmişe
inat gençliklerinin tadını çıkarsınlar.
En zoru evlilik.Eğer hayata eşinle aynı pencereden bakamıyorsan
yandın.Senin beklentilerin onun istekleri farklıysa işin zor.Küçük şeylerle
mutlu olabiliyorken o küçük şeyleri yaşayamamanın acısı tarif bile
edilemez.Sen küçük beklentilerine karşılık olarak"daha yaşımız genç
ileride yaparız" cevabını alıyorsan tabi ki hayatı zamanında
yaşayamıyorsun.Evlilik ben demek değil biz demek.Tek ruh olabilmek aynı
pencereden hayata bakabilmeyi başara bilmektir.Bunu çiftlerden biri unutuyor
kendi eski hayatını yaşıyor ise evliliğin getirdiklerini zamanında yaşayamıyorsun
.Zaman acımasız zaman zalim
.İçindeki heyecanı umutları yavaş yavaş öldürüyor.Sen bile yitirdiğin
duyguların farkına varmıyorsun. Koşullanıyorsun eksiklere yaşayamadıklarına alışıyorsun.
Artık bir çoğu senin için önemli olmuyor.Zaman
acıları sancıları azaltıyor.Çünkü hayat zamanında yaşamadıklarından
dolayı beklememeyi öğretiyor.Eşin
için yaşıyorsun,Çevrendekiler için yaşıyorsun.
Bitmiyor zamanında
yaşayamadıkların…Bir de anne olduysan yandın.Bunun neresi kötü
diyeceksiniz.Annelik kadar kutsal annelik kadar güzel ne var ki?Haklısınız da
işte o saatten sonra kendiniz için zamanında hiçbir şeyi yaşayamıyorsunuz.Tek
odak noktanız,beklentiniz,sığındığınız limanımız çocuklarınız.Bundan sonra hayatı
zamanında yaşamayı bırakıp sadece onlar için yaşıyorsunuz.
Sanırım beceremedik yaşanması gerekenleri
zamanında yaşamayı.Kendimizi düşünmedik isteklerimizi ,beklentilerimizi…Zaman
ilerlese de yılların bizden birçok şeyi götüreceğini bilemedik.Sımsıkı
sarılamadık zamana…Zannettik ki yıllar geçse de her şey yerinde sayacak.Duygular
istekler beklentiler,heyecanlar hiç dinmeyecek.Zamanında yaşayamadıklarımızı
kaldığımız yerden yakalayıp yaşamaya devam edeceğiz.Yolun yarısına geldiğimizde
tüm bunları sorgulayacağımızı bilemedik.Yıllar geçtikçe geriye bakıp kendimiz
için yaşadığımız tek zamanın; çocukluğumuzda yaşadıklarımız olacağını
bilemedik.
Şimdi ise yaşanması gerekenleri zamanında yaşayıp yaşayamayacağımı
düşünmüyorum.zaten artık bunun çok da öne mi yok Aşık Veysel'in de dediği gibi “uzun
ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece”ama nereye galiba bunu da zaman
gösterecek.Biz de göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder