Sayfalar

19 Ağustos 2013 Pazartesi

ZAMANINDA YAŞAMAK

     Hayatımızı zamanında yaşamak.Düşündüğüm de kulağıma o kadar hoş geliyor.Hangimiz yaşadık zamanında hayatımızı.Ertelemeden,ödün vermeden,düşünmeden içimizden geldiği gibi hangimiz yaşadık.Yada sadece kimseyi düşünmeden kendimiz istediğimiz için isteklerimizi hangimiz yaptık.
  Yıllar geçtikte sorguluyorum bunları.Çocukluğumu gençliğimi,evliliğimi, sorguluyorum.Çocukluğum ömrümde hatırladığım en güzel yıllarım.Gece yarılarına kadar sokaklarda top koşturduğum,okuldan heyecanla gelip çantayı kapının önüne bırakarak seksek,yakan top, birdir bir oynadığım yıllar....Bu oyunların yanı sıra erkek Fatma gibi mahalledeki erkek arkadaşlarımla uzun eşşek oynadığım,bilyelerle oynadığım yıllar.ne güzelmiş çocukluk.Tadı varmış hayatın.Sırtını dayadığın bir baba varmış.Sorumluluk yok hayat sadece kendim içinmiş.
   Zaman ilerledikçe her şey değişti.Ne zamanında yaşaya bildik hayatı.Nede kendi istediğimiz için yaşadık.Ergenlik dönemimizi mahalle baskısı ile geçirdik.Aslında biz zamanımızda hiç ergen olamadık ki.Komşu ne der?  o ne der bu ne der?Aman kısa giyme,başını ört,açık seçik giyinme.Oysa günümüzde gençler ne kadar çok şanslı.Şimdi "aman ergenler,psikolojileri bozulmasın"işte bu bahane ile bırakın hayatı zamanında yaşasınlar.Geçmişe inat gençliklerinin tadını çıkarsınlar.
  En zoru evlilik.Eğer hayata eşinle aynı pencereden bakamıyorsan yandın.Senin beklentilerin onun istekleri farklıysa işin zor.Küçük şeylerle mutlu olabiliyorken  o küçük şeyleri yaşayamamanın acısı tarif bile edilemez.Sen küçük beklentilerine karşılık olarak"daha yaşımız genç ileride yaparız" cevabını alıyorsan tabi ki hayatı zamanında  yaşayamıyorsun.Evlilik ben demek değil biz demek.Tek ruh olabilmek aynı pencereden hayata bakabilmeyi başara bilmektir.Bunu çiftlerden biri unutuyor kendi eski hayatını yaşıyor ise evliliğin getirdiklerini zamanında yaşayamıyorsun .Zaman acımasız zaman zalim .İçindeki heyecanı umutları yavaş yavaş öldürüyor.Sen bile yitirdiğin duyguların farkına varmıyorsun. Koşullanıyorsun eksiklere yaşayamadıklarına alışıyorsun. Artık bir çoğu  senin için önemli olmuyor.Zaman acıları sancıları azaltıyor.Çünkü hayat zamanında yaşamadıklarından dolayı beklememeyi  öğretiyor.Eşin için yaşıyorsun,Çevrendekiler için yaşıyorsun.
         Bitmiyor zamanında yaşayamadıkların…Bir de anne olduysan yandın.Bunun neresi kötü diyeceksiniz.Annelik kadar kutsal annelik kadar güzel ne var ki?Haklısınız da işte o saatten sonra kendiniz için zamanında hiçbir şeyi yaşayamıyorsunuz.Tek odak noktanız,beklentiniz,sığındığınız limanımız çocuklarınız.Bundan sonra hayatı zamanında yaşamayı bırakıp sadece onlar için yaşıyorsunuz.
   Sanırım beceremedik yaşanması gerekenleri zamanında yaşamayı.Kendimizi düşünmedik isteklerimizi ,beklentilerimizi…Zaman ilerlese de yılların bizden birçok şeyi götüreceğini bilemedik.Sımsıkı sarılamadık zamana…Zannettik ki yıllar  geçse de her şey yerinde sayacak.Duygular istekler beklentiler,heyecanlar hiç dinmeyecek.Zamanında yaşayamadıklarımızı kaldığımız yerden yakalayıp yaşamaya devam edeceğiz.Yolun yarısına geldiğimizde tüm bunları sorgulayacağımızı bilemedik.Yıllar geçtikçe geriye bakıp kendimiz için yaşadığımız tek zamanın; çocukluğumuzda yaşadıklarımız olacağını bilemedik.
          Şimdi ise yaşanması gerekenleri  zamanında yaşayıp yaşayamayacağımı düşünmüyorum.zaten artık bunun çok da öne mi yok Aşık Veysel'in de dediği gibi “uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece”ama nereye galiba bunu da zaman gösterecek.Biz de göreceğiz.

DELİMAVİ


                                                                                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder